Ülkemizde ve dünyada, erkeklerde akciğer kanserinden sonra ikinci sıklıkla en sık görülen kanser prostat kanseridir. Her 6 erkekten birinde yaşam boyu prostat kanseri ile karşılaşma riski söz konusudur.

Prostat, erkek üreme sisteminin parçası olan bir salgı bezidir. Mesanenin (idrar kesesi) altında yer alır. Prostatı oluşturan hücrelerin kontrolsüz çoğalması sonucu prostat kanseri gelişebilir. Hücreler kontrol dışı büyüyüp prostat kanserini oluşturduğunda öncelikle prostat içinde yayılır ve sonra prostatı çevreleyen kapsülü aşarak prostat dışı çevre dokulara yayılabilir.

Prostat kanseri genellikle yavaş büyür ve başlangıçta ciddi bir zarara neden olmayabileceği prostat bezi ile sınırlıdır. Bununla birlikte, bazı prostat kanseri türleri yavaş büyürken ve çok az veya hiç tedaviye ihtiyaç duymazken, diğer türler agresiftir ve hızla yayılabilir.

Prostat Kanseri Nedenleri

Prostat kanserine neyin sebep olduğu net değildir. Prostat kanseri, kişide hem genetik hem de genetik olmayan faktörlere bağlı olarak gelişebilir. Genetik faktörler, kalıtsaldır ve değiştirilmesi pek mümkün değildir. Ancak beslenme, egzersiz, sigara ve alkol kullanımı gibi kişinin yaşam tarzına göre değişkenlik gösteren çevresel etkenler, genetik olmayan faktörlerdir ve bunları değiştirmek mümkündür.

Doktorlar prostat kanserine, kanserin prostatınızdaki bazı hücreleri anormal hale getirdiğinde tanı koyabilirler. Anormal hücrelerin DNA'sındaki mutasyonlar, hücrelerin normal hücrelere göre daha hızlı büyümesine ve bölünmesine neden olur. Diğer hücreler ölürken anormal hücreler yaşamaya devam eder. Biriken anormal hücreler, yakındaki dokuyu istila etmek için büyüyebilen bir tümör oluşturur. Bazı anormal hücreler de parçalanabilir ve vücudun diğer bölgelerine yayılabilir (metastaz yapabilir).

Prostat kanseri riskinizi artırabilecek başlıca faktörler şunlardır:

  • Yaş. Yaşlandıkça prostat kanseri riskiniz artar.
  • Irk. Henüz belirlenmemiş nedenlerden ötürü, siyah erkekler diğer ırkların erkeklerinden daha fazla prostat kanseri riski taşırlar. Siyah erkeklerde prostat kanserinin agresif veya ilerlemiş olma olasılığı daha yüksektir.
  • Aile öyküsü. Ailenizdeki erkeklerde prostat kanseri varsa, riskiniz artabilir. Ayrıca, göğüs kanseri riskini artıran (BRCA1 veya BRCA2) bir ailenizde gen geçmişiniz veya çok güçlü bir göğüs kanseri geçmişiniz varsa, prostat kanseri riskiniz daha yüksek olabilir.
  • Obezite. Prostat kanseri teşhisi konan obez erkeklerin, tedavisi daha zor olan ilerlemiş hastalığa sahip olma olasılığı daha yüksek olabilir.

Prostat Kanseri Belirtileri

Prostat kanseri erken evrelerinde hiçbir belirti veya semptoma neden olmayabilir.

Daha ilerlemiş prostat kanseri, aşağıdaki gibi belirti ve semptomlara neden olabilir:

  • İdrara çıkma sorunu, idrarı az yapma, özellikle akşamları sık idrara çıkma isteği,
  • İdrar akışında azalan kuvvet
  • İdrarda kan
  • Pelvik bölgede rahatsızlık,
  • Kemik ağrısı, Kanserin kemiklere yayılımına bağlı kalça, sırt (omurga), göğüs veya vücudun diğer bölgelerinde ağrı,
  • Erektil disfonksiyon (Sertleşme problemi, tıbbi adıyla empotans)

Aynı belirtiler, başka hastalıklarda da görülebilir. Örneğin; idrar yapmada zorluk, kanserden çok iyi huylu prostat büyümesinin (BPH) neden olduğu bir belirti olabilir. Yine de, bu tür belirtilerle karşılaşıldığında vakit kaybetmeden uzman bir doktora başvurarak gerekli teşhisin erken koyulmasına ve tedaviye hızlı başlanmasına imkan sağlanmalıdır.

Prostat Kanserinde Tarama ve Tanı

Prostat kanserinde tarama , komplike ve tartışmalı bir konudur. Prostat kanserinde tarama testlerinin, yaşamsal risk faktörünü azalttığına dair yeterli kanıtlara henüz ulaşılamamıştır. Dahası, tüm tarama testleri, bazı riskler taşır. Prostat kanseri tarama testlerinde oluşan risklerden biri, aşırı tanıdır (erkeğin yaşantısını devam ettirirken problem yaşamayacağı ağrısız kanser tanısı). Aşırı tanı, gereksiz kanser tedavisine yol açabilir. Farklı bir deyişle aslında vücudumuzda oluşsa da oldukça yavaş seyirli olması nedeniyle bize zarar vermeyecek prostat kanserlerini de saptayıp uygulanacak tedavilerden zarar görme ihtimali prostat kanserinin doğası gereği taramaları sorgulatmaktadır.

Prostat kanserinde tarama testleri;

  • Prostat spesifik antijen (PSA) olarak bilinen protein seviyesini ölçen kan testi,
  • Dijital-rektal (parmakla makattan) muayene (DRE)
  • Biyopsi ve/veya
  • Transrektal ultrasondan oluşmaktadır.

Prostat kanseri teşhisinde PSA kan testi: Basit bir kan testi iler belirlenen PSA, normalde prostatta bulunan hücreler tarafından üretilen bir proteindir. Prostat kanser tanısı konan bir hastada belirlenen PSA seviyesi, kabaca toplam kanser miktarını yansıtır. Yüksek PSA seviyesi, prostat kanser hücrelerinin veya kanserli olmayan diğer prostat formlarının varlığının göstergesi olabilir. Ayrıca PSA düzeyi, verilen tedavinin başarısını takip edilmesinde veya cerrahi sonrası yenilemenin saptanmasında son derece yardımcıdır.

Dijital rektal muayene (DRE): Dijital rektal muayene, yağlı bir eldiven kullanılarak parmakla uygulanmaktadır. Hastanın prostatına dokunularak büyüklüğü ve özelliklerine göre anormalliklere bakılır. Bu yöntem, standart prostat tarama testi olarak uzun yıllardır kullanılmaktadır. Normalde makattan parmakla muayene yapılırken prostat dokusu makat duvarında belli belirsiz hissedilir. Yüzeyi pürtüklü değil ve yumuşak kıvamdadır. Sert oluşu, yüzeyinde düzensizliğin parmak ile fark edilmesi prostat kanseri için önemli muayene bulgularındandır.

Prostat biyopsisi, prostattan şüpheli doku örneklerini çıkarmak için yapılan bir işlemdir. Prostat spesifik antijen (PSA) kan testi veya dijital rektal muayene gibi ilk testlerin sonuçları prostat kanseri olabileceğinizi gösteriyorsa, üroloğunuz prostat biyopsisi önerebilir. Prostat, erkeklerde spermi besleyen ve taşıyan sıvı üreten küçük, ceviz şeklindeki bir bezdir. Prostat biyopsisi sırasında prostat bezinizden bir dizi doku örneği toplamak için bir iğne kullanılır. İşlem, üriner sistem ve erkek cinsel organları (ürolog) konusunda uzmanlaşmış bir doktor tarafından gerçekleştirilir.

Prostat kanseri teşhisinde transrektal ultrasonografi: Transrektal (makattan) ultrasonografi sırasında, küçük bir sonda rektumdan içeri sokulur. Sonda, eko üreten ve prostata çarparak geri dönen yüksek frekans ses dalgaları yayar. Bilgisayar, bu ekoları kullanarak anormal bölgeleri gösterebilen sonogram ile resmi oluşturur. Transrektal ultrasonografinin, erken tanı koyularak prostat kanserinde yaşamsal riski azalttığına dair elde edilen veriler araştırılmaya devam etmektedir.

Son dönemde neler yapılıyor? Yeni Tanı Yöntemleri Neler?

MR geliştirildi, Klasik MR görüntülerine ilaveten birçok özellik eklenerek, "Multiparametrik Prostat MR" yöntemi üroloji kullanımına girdi. Prostat kanseri şüphesi olan hastalarda ilk yaptığımız hastalarımıza öncelikle tecrübeli bir radyoloji merkezinde "Multiparametrik Postat MR" çektirmek. Bu MR sonucunda prostatın içindeki yüksek riskli kanser alanlarını MR işaretliyor ve görüntüleri bir CD ye aktarıyor.

Hastamıza biyopsi planlıyor ve biyopsi yaparken biz bu CD yi biyopsiyi ultrason görüntüleri ile bilgisayar vasıtası ile eşleştiriyor ve biyopsi parçaları alacağımız yerleri MR görüntüsü gibi ultrasonda 3 boyutlu görebiliyoruz.

Dolayısıyla parçaları prostatın rastgele yerlerinden değil MR ın kılavuzluğunda, MR ın işaret ettiği yerlerden almış oluyoruz. Yani MR ile ultrasonun bu birlikte yaptığı biyopsi "Füzyon biyopsi" olarak isimlendiriliyor, füzyon kelime anlamı olarak "birleşme, birleşik" demektir, bu da Multiparametrik Prostat MR ı ile biyopsiyi yapacak üroloji uzmanının MR görüntülerini ultrasona aktarıp onun işaret ettiği yerlerden parçaları almasını ifade ediyor. Yani Multiparametrik Prostat MR + Biyopsi esnasında kullanılan ultrasonun birleşmesi...

MR-Ultrason Füzyon Biyopsi: "akıllı biyopsi robotu ve gelişmiş bilgisayar yazılımları ile MR görüntülerini ultrasonda görüp hedefe yönelik doğru adreslerden parçalar almayı sağlamaktadır.

Prostat Kanseri Evreleme

Prostat kanseri teşhisi koyulan bir bireye kan testleri, kan PSA düzeyi, akciğer grafisi, üst karın ultrasonu, karın alt bölgesi ve prostatın MR görüntüsü alınarak hastalığın yayılımı (evresi) konusunda bilgi edinilir.

İğne biyopsisi ile alındıktan sonra Gleason Puan Sistemine (Gleason Skoru) göre sınıflandırılır. Bu sınıflandırma 2 ile 10 arası skala üzerinden değerlendirilir. Bu skala, kanserin ne kadar agresif olduğu konusunda bilgi verir. Yüksek Gleason puanı, daha agresif çok daha hızlı büyüme ve yayılma potansiyeli taşıyan kanser göstergesidir.

Prostat kanserinin evreleri, diğer kanser türlerinde olduğu gibi 4 evrede adlandırılır.

Evre 1: Kanser, prostatla sınırlıdır ve prostatın bir kısmına yayılmıştır. Gleason puanı ve PSA oldukça düşüktür.

Evre 2: Kanser, I.evreden daha fazla ilerlemiştir, ancak hala prostatla sınırlıdır.

Evre 3: Kanser, prostatı saran doku kapsülüne yayılmıştır. Bu yayılma, sperma kesesini de (yakınındaki sperm üreten bezler) içerebilir.

Evre 4: Kanser, lenf bezlerine ve/veya organlara veya sperma kesesi ile birlikte prostat dışındaki yapıya yayılmıştır.

Prostat Kanseri Tedavi Yaklaşımları

Tedavi, esas olarak kanseri hangi evresinde teşhis ettiğimiz ile çok yakın alakalıdır, prostat kanserini teşhis ettiğimiz anda hastalık şu 3 evreden birinde olabilir ve tedavi evresine göre planlanır.

Başlıca tedavi yöntemleri şu şekildedir:

  • Prostat içine sınırlı, etraf dokulara yayılmamış, uzak organlara yayılmamış (Lokalize prostat kanseri): PSA denen kan tahlilinin kullanılması, hastalarımızın daha bilinçli olmaları sayesinde prostat kanseri vakalarının çoğunu biz bu erken evrede yakalıyoruz. Bu hastaların ideal tedavisi "Radikal Prostatektomi" diye bilinen ameliyattır.
  • Prostatın biraz dışına atlamış ama uzak organlara yayılım yok: Bu hasta grubunda eğer hasta yaşı 70'in altında ise, yani genç gruba giriyor ise ameliyat (Radikal Prostatektomi) ideal tedavidir, ancak bu ameliyat bu hasta grubunda genellikle tek başına yeterli olmaz ve ilaveten Radyoterapi ve bazen Hormon Tedavisi de gerekebilir.
  • Metastaz yapmış (uzak organlara yayılmış) grup: Prostat kanserleri uzak organ olarak özellikle kemiklere ve karın içi büyük damarların etrafındaki lenf dokularına yayılırlar. Metastaz yapmış grupta yapılacak tedavi esas olarak Hormon Tedavisidir. Hormon tedavisi ilaçlarla ya da her iki testisi ameliyatla çıkarmak (İki taraflı Orchiektomi) ile sağlanır. Her iki yöntem, yani ilaç ya da testis ameliyatı aynı sonucu verir. Kemoterapi de bu grup hastala için kullanılan bir başka tedavi yöntemidir.
  • Gelişen teknolojinin getirdiği yeni tedavi yöntemleride vardır. Bunların başında: HIFU (Yüksek yoğunlukla odaklanmış ultrason dalgası anlamına gelir), fokuslu ultrason ya da fokal tedavi, prostat kanserinin tedavisinde ameliyat yerine uygulanan bir tedavi yöntemi vardır. HİFU tedavisinde prostat dokusundaki kanser hücrelerine yüksek yoğunluklu ses dalgaları gönderilerek kanser hücreleri yok edilir. Yani bu yöntemde prostatın içindeki kanser odağı yakılarak yok ediliyor. İşlem genel anestezi yani hasta uyutularak yapılır ve yaklaşık 2-3 saat kadar sürer.